Ünlü Rus yazar Dostoyevski siyasi bir suçtan dolayı arkadaşlarıyla birlikte idam cezasına çarptırılır. İnfazı ise kurşuna dizilerek gerçekleştirilecektir. 8 ay hapis yattıktan sonra noale 3 gün kala infazı gerçekleştirilmek üzere meydana götürülür. Hükümleri okunur ve gözleri bağlanır. Artık vakit gelmiştir. Flimlerden alışık olduğumuz sahne gerçek olur ve bir ses idamı durdurur. Devrim talebiyle ayaklandıkları Rus çarı I. Nikolay hükmü bozmuş ve kimi cezaları kürek cezasına dönüştürmüştür. Dostoyevskiye ise hiç sevmediği askerlik hizmeti düşmüştür. Dostoyevski idam hükmü yedikten sonra yaşadıklarını yazmış olduğu bir çok kitapta kahramanlarının ağzından dile getirir. Okumuş olduğum Budala kitabında bu durumu prens Mişkin'in ağzından şu şekilde aktarır.
Yaşadığı o anı ise kardeşine yazdığı mektupta şöyle anlatır. "Bugün 22 Aralık. Semionovski Alanı’na götürdüler bizi. Orada hepimize ölüm yazgımız okundu, haçı öptürdüler, başlarımızın üzerinde kılıçlar kırdılar ve en son süsümüz yapıldı (beyaz gömlek giydirildi). Sonra aramızdan üç kişiyi kurşuna dizmek üzere öne çıkardılar. Ben altıncıydım, üçer üçer çağırıyorlardı; bu duruma göre ikinci dizideydim ve birkaç dakikalık ömrüm kalmıştı. Seni anımsadım kardeşim, seni ve bütün aileni, son anda kafamda yalnız sen vardın, o zaman seni ne kadar çok sevdiğimi anladım, benim canım kardeşim. Yanımda duran Plasçev’i, Dourov’u kucaklayacak, onlarla helalleşecek zamanı buldum. En sonunda dur borusu çalındı, kazığa bağlanmış olanları geri getirdiler ve bize, Haşmetmaapları’nın cezamızı bağışladıkları okundu."




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder